Barbarossa Harekatı: Üçüncü Bölüm (Hitler'in büyük hatası)

Almanya Genelkurmay Teşkilatı'nda büyük hareketlilik vardır. Hitler bütün üst kademe komutanlarını toplamış ve birbirlerinin görüşlerini etkilememeleri için her biriyle ayrı ayrı toplantıya girmiştir. Hepsine sorduğu soru aynıdır, "Sence şimdi nereye saldırmalıyız?". Fakat işin Hitler için kötü yanı, üst kademedeki 6 komutanının da ağız birliği  etmiş gibi "Hiç durmadan Moskova'ya saldıralım" demesidir. 

Not: bu yazıyı okumaya başlamadan önce lütfen Barbarossa Harekatı ile ilgili yazdığım 1. ve 2. bölümleri okuyunuz.
Birinci bölüm için tıklayınız.
İkinci Bölüm için tıklayınız.

Rostov'dan bir görünüm
Hitler, komutanlarının bu önerisini hiç beğenmemişti...
Komutanları ona inatla "Moskova'yı düşürürsek hem Rus halkının ve askerinin motivasyonunu ve gücünü düşürürüz, hem de Avrupa'da bulunan düşmanlarımız Rusya'nın savaş dışı kaldığına inanıp barış anlaşması imzalamaya çalışır." derken, kendisi inatla Moskova'dan önce Kiev'e gidilmesi gerektiğini söylüyordu. Alman generallerin planına göre; Rusya'nın sanayi konusunda en gelişmiş şehri Moskova'ydı. Bu şehri en kısa sürede işgal etmek ve Ruslar fabrikalarını başka şehirlere taşımadan o fabrikaları imha etmek büyük önem taşıyordu. Nasılsa Kiev her türlü kazanılırdı. Alman kuvvetlerinin bu konuda bir sıkıntı yaşamayacaklarına inançları tamdı. Üstelik Moskova'nın düşmesinin Alman askerine getireceği özgüven ve düşmanda oluşturacağı çaresizlik de cabası...

Fakat komutanları ona "hava kuvvetlerinin çektiği fotoğraflara göre Rusya'nın bütün ordularını Moskova'da topladığını ve buraya yapılacak saldırının psikolojik etmenin yanında, Rus ordusuna büyük bir darbe vuracağını" söyleyedursun, o askerlerini çoktan Moskova kapılarından döndürüp Kiev'e doğru yola çıkartmıştı bile.

General Halder "Moskova önündeki Rus ordusunun arkasından dolaşıp onları imha edersek Rus ordusuna büyük bir darbe vururuz" demesiyle Hitler artık sinirden güvendiği komutanlarına bile hakaret etmişti: "Ancak eskimiş, fosilleşmiş bir anlayışa saplanıp kalan çürük beyinler bir düşman başkentinin büyüsüyle kendinden geçebilir. Moskova bir isimdir, o kadar! Bolşevikliğin asıl kaleleri Stalingrad ve Leningrad'dır. Oralar düşmeden savaş bitmez."

Hitler'in emrinin de bir başarısızlık olduğu söylenemez aslında. Hitler aslında Alman orduları her ne kadar hızlı ilerleseler de Rusların verdiği kayıplardan tatminkar değildi. Bu sebeple Rusya'yı zayıflatmak için onlara ekonomik darbe vurmayı planlıyordu. Bunun da yolu bereketli ovalarıyla, zengin demir, nikel ve manganıyla, patatesiyle, pamuğuyla, buğdayıyla Balkanların ve Rusya'nın en bereketli topraklarından olan, Rusya'nın himayesinde bulunan Ukrayna'yı Alman güçlerinin etkisine getirmekti.




Ekim 1941'de Kiev'den bir görünüm
Hitler ordularına "Kiev'e taarruz" emri verdiğinde takvim yaprakları 21 Ağustos 1941'i gösteriyordu. 25 Ağustos'ta harekete geçen Alman orduları, yaklaşık 20 gün sonra 19 Eylül 1941'de Ukrayna topraklarının tamamını işgal etmişti. Havadan Luftwaffe'nın acımasız bombardımanı ve Alman askerlerinin insaf yoksunu davranışları sebebiyle halkın büyük bir kısmı öldürülmüştü. Ukrayna'da bulunan fabrikalar henüz toplanmaya imkan bulamadan Wehrmacht askerlerinin eline geçmişti. Ukrayna topraklarını korumakla yükümlü komutan Budyenni, kuşatma sona erdiğinde 655 bin askeriyle birlikte esir düşmüştü. Bu rakam savaş tarihinde bir kuşatmada ele geçen en büyük savaş esiri demekti. Ele geçen tank, top ve araçların haddi hesabı yoktu.

Hitler bu büyük başarının ardından, Reichstag'da (Almanya parlamentosunun toplandığı yer) milletvekillerine şöyle sesleniyordu: "Doğudaki düşmanın yere serildiğini ve bir daha kalkamadığını size bugün, hem de herhangi bir sakınca görmeden ilan ediyorum. Askerlerimizin ardında 1933'de iktidara geldiğim zamankinin 2 katı toprak var."

Sovyet Rusya'da ise büyük sıkıntı hakimdi. Moskova'ya yapılacak bir saldırı planı yüzünden bütün kuvvetlerini Moskova'ya yığan Stalin, Güneyde ellerinden kaybettikleri toprakları, fabrikaları ve -pek önemsemese de- askerleri düşünüyordu. Asker önemli değildi, topraklarında insan gücünden çok bir şey yoktu. Fakat fabrikalar, tanklar, zırhlı araçlar ve Ukrayna topraklarının bereketi her şeyden daha değerliydi. Almanya'da kutlama havası hakimken, Moskova'da derin bir sessizlik vardı. Halk çaresizce "sıranın kendilerine geldiğini" düşünüyordu.

Fakat o da ne? Almanya'nın en son istediği şey gerçekleşiyor ve kış yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlıyor. Erken gelen yağmurlar yüzünden Alman orduları normalde 1 saatte aldıkları yolu 5-6 saatte, harap düşmüş bir şekilde alabiliyorlar. Bu her ne kadar Alman komutanların tadını kaçırsa da, Hitler'in tadını kaçırmıyor. Hitler kendinden emin. Hitler Ukrayna topraklarında kazandığı başarıdan sonra içinden "iyi ki komutanlarımı dinlememişim, yoksa böylesine büyük bir zaferi kaçırmış olurdum." diyerek hem kendisine olan özgüvenini arttırıyor hem de komutanlarına olan güvenini azaltıyor.


Kışa yakalanmış Alman birlikleri
Bunun içindir ki, bir çok komutanı "kış bastırmadan en fazla Moskova sınırına kadar konuşlanmayı ve kış bitene kadar o hatta beklemeyi, havalar tekrar ısındığında ise planı devam ettirmeyi" önerirken,  Hitler onlara şöyle sesleniyor: "Yaklaşan kış nedeniyle harekata ara vermek, kazanılmış bir savaşın bütün sonuçlarını heba etmek ve yeni bir savaşa başlangıç noktasından devam etmektir." Hitler'e göre Rusya'nın 5-6 ay boyunca rahat bırakılması demek, "Japon sınırında bulunan askerlerini Moskova'ya kaydırması ve yeni kuvvetleri silah altına alması" demekti. Komutanlara göre ise Rusya'nın 5-6 ay boyunca rahat bırakılması demek "yorulmuş Alman askerlerinin dinlenmesi, zaferi kutlaması, soğuğa dayanıklı motor yağlarının ve daha güçlü tankların gelmesini beklemek ve %80'inin üzerinde kışlık kıyafet olmayan Alman askerinin telef olmasını engellemek" demekti.

Fakat Hitler bu konuda da komutanlarını dinlemeyecekti. Komutanlarına güvenmiyordu artık. Moskova onun olmalıydı. Moskova onun olacaktı. Moskova'yı almadan rahat uyku uyuyamayacaktı.
Barbarossa harekatı bitmişti. Sırada Moskova'yı almak için hazırlanan "Tayfun Harekatı" vardı.

Komutanları ise endişe içindeydi. Onlar erken gelen kış yüzünden askerlerine ne giydireceklerinin derdine düşmüşken, Hitler onlara kışın ortasında "saldırı" emri veriyordu...

Yazarın notu: Her ne kadar bir çok kaynak, Moskova'nın işgalini de Barbarossa Harekatı'nın bir parçası olarak görse de, Moskova harekatının planlarını içeren belgeye Hitler "Tayfun" kapalı adını vermiştir. Bu sebeple Moskova'nın işgalini bir sonraki yazımızda "Tayfun Harekatı" başlığı altında inceleyeceğim.  

Yorumlar

  1. barbarrosa harekatı kesınlıkle hata degıldı sadece yanlış yonetmenın bedelını odedı hatta ban kalırsa rusyaya saldırmakta gec bıle kaldı . hata olan teksey kıs hazırlığı yapmamasıdır ve kadınları kullanmamasıdır hıtlerı yıkan kadınları kullanmamasıdır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kisada hazirlansa Sovyetler başka biseydir hele ki Stalin kimseye benzemez

      Sil
  2. Düşmanla savaşılır, doğayla savaşılmaz. Keşke bizim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Joseph Mengele: Yahudi Çocukların "Mengele Amca"sı...

Chicago Outfit : Şuç Örgütünden Daha Fazlası…

Omayra Sanchez : Hayata masumiyetle bakan gözler...