Tarihin Bilinmeyen Yönleri

Evet sevgili takipçilerim, okurlarım...
Sizlere bugüne kadar savaş, soykırım, vahşet dolu konular paylaştıktan sonra şimdi biraz ilginizi çekecek konular yazma gereği duydum. Neden mi? E biz boşuna demiyoruz "Tarihe bir de bu adresten bak" diye...
Yıllarca okuduğum tarihi kitaplar ve yaptığım ufak tefek araştırmalar sonucunda öğrendiğim ilginç ve bir o kadar ilgi çekici olayları, şahısları anlatarak umarım sizlere tarihi biraz da olsun sevdirebilirim. Hitler hakkında, SS birlikleri hakkında ve Kamikaze uçakları hakkında, genelde kimsenin dikkat etmediği ayrıntıları öğreneceğinize inanıyorum.

İlk konumuz Kamikaze..

"Kamikaze nedir?" diye sorulsa, bir çok insan hiç düşünmeden "Japon intihar uçakları" der.
Fakat Kamikaze aslında 1281 yılında Japonya'yı istila etmek için giden Moğol imparatoru Kubilay Han'ın büyük donanmasının, şiddetli gelen fırtına sebebiyle batması ve Japonya'nın istilasının önlenmesinden sonra, Japon topraklarında yaşayanların o şiddetli fırtınaya taktıkları isimdir. Anlamı da güzel dilimizde tam bir karşılık bulamasa da "kutsal rüzgar" ya da "ilahi rüzgar" olarak çevrilebilir.

2. Dünya Savaşı sırasında ise genel olarak Kamikaze diye bilinen intihar uçaklarının birliğine ilk başta "Shimpü" denmiş, fakat sonradan Kamikaze olarak kalmıştır.

Kamikaze uçakları, savaşın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve Amerika ilerlemesini durdurmayı amaçlayan bir intihar saldırısı yöntemidir. Bir çok insan biliyordur, Kamikaze pilotlarının kafasında ortasında Japon bayrağını andıran kırmızı yuvarlak boyalı beyaz bir bant vardır.  Peki gerçekten de öyle mi?
Bu konuda büyük bir yanılgı vardır. Aslında o Japon bayrağını andıran kısmın ortasındaki kırmızılık, GRİDİR!

Kamikazelere saldırı olacağı bir gün öncesinden haber verilirdi ve kendilerine bir kalem ve kağıt verilerek mektup yazması istenirdi. Ayrıca da keskin bir bıçak kağıt ve kalemle birlikte sunulurdu.
Pilot, mektubu yazdıktan sonra kendi serçe parmağını tamamen keserek, kesilen yerden akan kanı bandanasının gri bölümüne bastırarak o kısmın kırmızı renge bürünmesini ve Japon bayrağının oluşmasını sağlardı. Bu inanç çok farklı şekillerde yorumlansa da, en mantıklı yorum "İmparatorluk için serçe parmağını kesmeyen, canına kıyamaz." şeklindeki bir düşünceden doğduğu şeklindedir.

Bu yöntem her ne kadar Amerikan askerleri üzerinde psikolojik yan etkiler yapsa da intihar saldırısı gerçekleştiren uçakların sadece %25'i hedefi bulabilmiştir.Amerikalılar bu konuda oluşan hırslarını Atom bombası atarak çözüme(!) ulaştırmışlardır...




Adolf Hitler desem, aklınıza ne gelir? 



Hemen İkinci Dünya Savaşı, Yahudi soykırımı değil mi?
Peki Adolf Hitler'in özel hayatı hakkında ne kadar bilginiz var?

Adolf Hitler, çocukluğunda babasından -fazla olmasa da- şiddet görmüş, babası vefat edince annesiyle başbaşa kalmış, annesini kaybettikten sonra da sanat okuluna gidip ressam olmak isterken, kendisini orduda bulmuş biridir.

Adolf Hitler, savaşın en yoğun döneminde bile köpeğine her gün en az 2 saat ayıran, köpeğine karşı sevgi dolu bir insandı.  Öyle ki, kendisi intihar etmeden bir gün önce, kendi köpeğinin yemeğine siyanür katmış ve "ona kimse benden daha iyi bakamaz." diyerek öldürmüştü!





Adolf Hitler, savaşın ilk yıllarında hiç bir sağlık sıkıntısı yaşamasa da, zamanla cephelerden ardı ardına gelen kayıplarla birlikte sinir sistemi de zarar görmüştü. Öyle ki göz ağrıları dindirilemeyecek raddeye gelmişti. Bu noktada Hitler'in doktoru, ona "içinde %4 oranında kokain bulunan bir solüsyonu" göz damlası olarak kullanmasını söyledi. Doğal olarak Hitler'in göz ağrıları dindi. Fakat doktoru 2-3 sefer kullanmasına izin verdikten sonra "daha fazlası bağımlılık yapar" diyerek kullanmasına izin vermedi. Hitler ise doktorunu dinledi.

Bir çok insan Hitler'i Eva Braun ile evli sanar. Fakat gerçekte Hitler, Eva Braun ile intihar etmeden saatler önce evlenmiştir. Savaş süresince sevgili olarak kalmışlar ve Eva Braun, Hitler'in stresini azaltmak için her zaman deliler gibi aşık olduğu adamın yanında olmuştur. Sonunda ne mi olmuştur? Eva Braun, Hitler ile birlikte intihar etmiştir. Eva Braun, siyanür hapıyla intihar ederken, Adolf Hitler sağ şakağına sıktığı bir kurşunla intihar etmiş ve intihar etmeden önce yaverlerine "cesedim düşmanın eline geçerse beni küçük düşürürler. Buna izin vermeyin ve cesetlerimizi yakın." emrini verir.
Her ne kadar kesin olmasa da, Adolf Hitler'in bedeninin yarısı yanmışken bulunduğuna dair bilgiler vardır.





Peki SS birlikleri hakkında neler biliyoruz?


SS'in açılımı SchutzStaffel'ın kısaltması olan "koruma timi" anlamına gelen birliktir. İlk başta bu birlikler Hitler'i ve Nazi Siyasetini korumak için kurulmuştur. Daha sonradan ise ikiye ayrılıp, Waffen-SS diye adlandırılan bir kısmı savaşa katılırken Allgemeine-SS diye adlandıran bir diğer kısmı toplama kamplarında görevli olarak ya da gestapo (gizli polis olarak da düşünülebilir) olarak çalışmaya başlamıştır. Soykırım için suçlanan taraf da Allgemeine-SS kısmıdır.

SS birliklerinin en büyük özelliği gördükleri eğitimdi. Bugün bile tamamı bilinmeyen eğitimlerde, SS birlikleri askeri eğitimden önce siyasi ve zorlu bir eğitimden geçerlerdi. Bu eğitimlerde askerlere "Führer ne derse koşulsuz itaat etmeleri" öğretiliyordu. SS birliklerine insanların çektiği acılar karşısında soğukkanlı kalmaları, işkenceye karşı mümkün olduğunca dayanıklılık ve tam anlamıyla ırkçılık öğretilirdi. Bu sayede savaş sırasında hiç gözlerini kırpmadan insanlara işkenceler yapmışlar, yağmalar uygulamışlar ve binlerce tecavüze karışmışlardı.
Siyasi eğitimden sonra sıra askeri eğitime geçtiğinde ise, askerlere silah kullanmayı öğrenmeden önce, bütün askerlerin yakın dövüş sanatlarında ustalaşmaları sağlanırdı.

Fakat onlara verilen en büyük bilgi "Onurun sadakatindir." cümlesinde gizliydi.
SS birlikleri sadakatleri için ödüllendirilir, en yeni askeri ekipmanlara, en yeni kıyafetlere ve soğuğa karşı son derece dayanıklı paltolara sahip olmaları sağlanırdı. SS birliğinin bir parçası olan birisi için para hiç bir zaman sorun olmazdı. Fakat "sadakat" kuralına uymazsan, sonun belliydi.

SS birlikleri mümkün olduğunca idam edilmezdi. Suç işleyen bir SS üyesi hapse atılır ve hapis odasına ya kendisini asması için bir ip ya kendisini vurması için içinde tek kurşun bulunan bir silah ya da yutması için siyanür hapı bırakılır ve "onuruyla hizmet etmese de en azından onuruyla ölmesi" sağlanırdı. Bu onların SS birliğine üye olurken kabullendikleri bir gerçekti ve bir kaç istisna dışında bütün SS üyeleri, idam edilmemek için intihar etmeyi tercih etmişti.


Bu gecelik umarım bu üç bilgi sizlere yeterli olmuştur. İleride yazılarımda bu konuya tekrar değineceğim.

Yorumlar

  1. Aslinda diger konularda ilgimizi cekiyor.Cekmese neden okuyalim :)
    Ama SS ve Kamikazeler ile ilgili anlattiklarin gercekten iyi idi.
    Hitlerinkiler daha klasige kacmis :)

    YanıtlaSil
  2. Tarihimizi iyi öğrenmeliyiz ki gelecekte rahat olalım. Geçmişteki karakterlerin hayatını öğrnemekte fayda vardır. bilgilendirme yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Joseph Mengele: Yahudi Çocukların "Mengele Amca"sı...

Chicago Outfit : Şuç Örgütünden Daha Fazlası…

Omayra Sanchez : Hayata masumiyetle bakan gözler...